21 Nisan 2016 Perşembe

NECİP FAZIL KISAKÜREKTEN SÖZLER

♥ Benimki benim, seninki de senin! Bu şeriattır… ”Seninki senin, benimki de senin! Bu tarikattır… Ne benimki benim ne de seninki senin herşey Allah’ın! Bu da hakikattir!

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
♥ Yarın elbet bizim, elbet bizimdir gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa yaşasın kefenimin kefili karaborsa.
♥ Beni kimsecikler okşamaz madem, öp beni alnımdan; sen öp seccadem.
İnsan namaz kılarsa, namaz da insanı insan kılar.
♥ İki insan çeşidi vardır. Zaman geçtikte hatalarıyla yüzleşen! Zaman geçtikçe yüzsüzleşen.
Kavuşmak mı? Belki… Daha ölmedim!
♥ Geçti, istemem gelmeni yokluğunda buldum seni.
Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum.
♥ Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık, anla ki yok Allah’tan başkasıyla yakınlık.
Ayasofya’nın kapılarıyla beraber ‘ruhumuzu’ kilitlediler; ruhumuzu kilitlemek için Ayasofya’yı kilitlediler!
♥ Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat; zift dolu gözlerde karanlık kat kat… Yalnız seccademin yününde şefkat; beni kimsecikler okşamaz madem; öp beni alnımdan, sen öp seccadem!
Bir idamlık Ali vardı, asıldı; kaydını düştüler, mühür basıldı. Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı. Ondan kalan, boynu bükük ve sefil; bahçeye diktiği üç beş karanfil…
♥ Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere, ayağım takılıyor yerdeki gölgelere.
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var; sükût gibi münzevi, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
♥ Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; iki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.
♥ Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür.
Zamanın çarkları sizi yürütüyor, zamanın çarkları beni öğütüyor…
♥ İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork.
Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur!
♥ Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın…
Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, ebedi bir yaşam için gayret yok hayret.
♥ Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Bana çağdışı diyorlarmış. Ne büyük bir onur! Ben bu çağın dışında kalmayayım da, içinde mi boğulayım.
♥ Geçti, istemem gelmeni, yokluğunda buldum seni; bırak vehmimde gölgeni, gelme, artık neye yarar?
Ömür ağaç dalında savrulan bir yapraktır; ne kadar genç olursan ol sonun kara topraktır!
♥ Yüz daha versen yüz uman yüzler bilirim… Yokuşlara kardeş olan düzler bilirim… Dünya öküzün üstünde derler ama dünyanın üstünde nice öküzler bilirim!
İnsanı olgunlaştıran yaşı değil, yaşadıklarıdır…
♥ Hayatımızın yarısını uyuyarak geçiriyoruz, diğer yarısını da uyutularak…
Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.
♥ Ölüm herkesin başına gelir, ama geç ama erken… Ya kazanırken, ya da kazandığını yerken.
Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.
♥ Benim ayağımın altıda müsait başımın üstü de nerde olacağını sen belirle…
Gençlik… Gelip geçti… Bir günlük süstü; nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
♥ Yalnızım diye üzülmüyorum… Çünkü biliyorum, yalnız insanın ihanet edeni de olmaz…
İçimizde bu kadar perişan hale getirilmeseydik; dışımızda bu kadar hürmetsizliğe uğramayacaktık.
♥ Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık, anladım ki yok Allahtan başkasına yakınlık…
Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
♥ Önüne gelenle değil, seninle ölüme gelenle beraber ol.
Sabır, çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir.
♥ Anladım işi; san ’at Allah ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış…
Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti, iyi insanlar iyi atlara binip gitti.
♥ Ben geçmişimi dürdüm, büktüm ve kaldırıp çöpe attım, bu çöpleri ise ancak; kediler ve köpekler karıştırır!
Bana bir ben lazım, bir de beni anlayan. Beni bir ben anlarım, bir de beni yaradan…
♥ Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!
Allah bir! Demektense ecel teri dökerken; ölüversem, beklenmez anda Allah bir erken…
♥ Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum.
Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici. Üç kıtaya, yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici?
♥ Yum gözünü, kalbine her an yokluğu üfür! Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür…
İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa imha için de o kadar cehalet kâfidir…
♥ Yusuf baştan aşağı iffet olduktan sonra, Züleyha baştan aşağı afet olsa ne yazar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder